
Paratiroid bezleri, boyun ön bölümünde, tiroit (guatr) bezinin her iki yanında bulunan, insan vücudunun en küçük organlarıdır. Boyutları irice bir pirinç tanesi kadar olup genellikle dört tanedirler.
Paratiroid bezleri kanda kalsiyum düzeyinin normal sınırlar içinde kalmasını sağlayan tek organdır. Eğer paratiroit bezleri fonksiyon görmezse (hipoparatiroidi) kanda kalsiyum miktarı düşer, bezler fazla fonksiyon görürlerse (hiperparatiroidi) bu kez de kanda kalsiyum miktarı artar. Her iki durum da ciddi şikayetlere ve başta kalp, böbrek, damarlar olmak üzere birçok organda fonksiyon bozukluklarına neden olur.

Paratiroid nakli, bir organ nakli işlemidir, ancak paratiroit bezlerinin boyutları küçük olduğu için, nakil işlemi kendine özgü bazı farklılıklar içerir. Paratiroid naklinde iki temel teknik vardır:
- Dokunun anatomik yapısı bozulmadan orijinal hali ile nakledilir. Buna doku tipi nakil denir.
- Doku uygun bir yöntemle parçalayıp hücrelerine kadar ayrıştırılır ve özel bir sıvı içine konularak nakledilir. Buna da hücre tipi nakil denir.

En az altı ay süreyle kandaki parathormon (PTH) ile kalsiyum düzeyleri düşük olup buna bağlı olarak şikayetler (kaslarda kasılma, hareket edememe, titreme, halsizlik, bitkinlik, vs) ortaya çıkması durumudur.

Bu hastalıkta nakil dışında iki tedavi seçeneği vardır:
- Klasik tedavi denilen Kalsiyum ve D vitamini takviyesi: Ömür boyu devam edilmesi gereken bir tedavidir. Kalsiyum hapları uzun süre kullanıldığında mide ve on iki parmak bağırsağında ülserler (yaralar) oluşturabilir, böbreklerde birikim yapıp böbrek hasarı oluşturabilir. Üstelik bu yaklaşım hastalığın kendisini tedavi etmez, sadece kanda düşük olan kalsiyumun geçici olarak yükseltilmesini sağlar.
- Rekombinant parathormon tedavisi: Paratiroid bezleri tarafından üretilen yegane hormon olan parathormonun (PTH) laboratuvar şartlarında üretilmiş ve ilaç haline getirilmiş formudur. Küçük iğnelerle deri altına enjeksiyon şeklinde uygulanır; tıpkı diyabet (şeker) hastalarının insülin uygulaması gibi! Klasik tedaviye göre daha etkilidir, yan etki potansiyeli daha düşüktür ancak pahalı bir seçenektir. Üstelik bu ilaçlar Türkiye’de üretilmemekte, çeşitli yollarla yurt dışından temin edilmekte ve SGK tarafından geri ödemesi yapılmamaktadır.

Tiroid (guatr) ameliyatı dünyada ve Türkiye’de en sık yapılan salgı bezi (endokrin) ameliyatıdır. Tiroid bezi çok kanlı bir organ olup, üstelik bu organ ciddi anatomik yapılara (ses sinirleri, paratiroit bezleri, şah damarı) çok yakın olduğu için guatr ameliyatı, ciddi ve zor bir ameliyat kategorisi olup ameliyat sırasında özenli ve dikkatli bir çalışma gerektirir. Paratiroid bezleri tiroit bezinin arkasında, ona yapışık ve çok küçük olduklarından tiroit ameliyatlarında fark edilmeden çıkartılabilir ya da zarar görebilirler. Bu ender görülen bir komplikasyondur ancak ortaya çıktığında durum ciddidir ve ne yazık ki, ya ömür boyu ilaç kullanmak ya da paratiroit nakli yapmak dışında kalıcı bir tedavisi yoktur.
- Beyin ölümü gerçekleşmiş olup organ bağışı yapmış olan ve organ bağışına engel sağlık sorunu olmayan (bulaşıcı hastalık, kanser, vs) kişiler. Bunlara kadavra donör de denir.
- Böbrek yetmezliğine bağlı olarak ameliyat gerektirecek aşırı paratiroit hiperplazisi ortaya çıkmış ve organ bağışına engel sağlık sorunu olmayan (bulaşıcı hastalık, kanser, vs) kişiler.
- Uygun kan ve doku grubuna sahip olup herhangi bir sağlık sorunu olmayan (bulaşıcı hastalık, kanser, vs) kişiler.
Paratiroid nakli kas içi enjeksiyon şeklinde yapılır. Hasta ameliyathaneye girmez, narkoz (anestezi) almaz, vücuduna herhangi bir kesi yapılmaz, dikiş atılmaz. Vericiden daha önce alınmış olan paratiroid hücreleri özel laboratuvar şartlarında nakil için hazırlanırlar, 2ml’lik özel bir sıvı içinde standart bir enjektöre çekilir ve hastanın kol ya da karın kasları içine enjekte edilirler. Bu uygulama hastanın yatağı başında yapılır ve sadece birkaç saniye sürer. Nakil işlemi bundan ibarettir. İşlem sonrası hasta birkaç saat gözetim altında tutulur ve sonrasında taburcu edilir. Sabah nakil olan hasta öğleden sonra hastaneden çıkar. Nakil sonrasında vücudun savunma sistemini baskılayan ilaçlar (tıpta bilinen adıyla immunsupresan ilaçlar) kullanılmaz.
Nakil sonrası birkaç saat süresince hastanede kalınır. Daha sonra hasta taburcu edilir. Nakil sonrası hiçbir özel diyet yoktur ve hastanın kendini aşırı yormaması dışında herhangi bir kısıtlama da yapılmaz. Nakledilen hücrelerin vücuda adapte olması, fonksiyon görmesi ve hastanın kullandığı ilaçlardan kurtulması bir hafta/ay alabilir. Dolayısıyla hasta nakil sonrası dönemde 30 günlük periyotlarla kan tahlili yaptırarak takip edilir. Nakil öncesi kullanılan ilaçlar aşamalı olarak ve yavaş yavaş bırakılırlar.
Diğer organ nakillerinde (böbrek, karaciğer, vs) nakil başarılı olmadığında nakledilen organın vücuttan çıkartılması gerekir. Bu yeni bir cerrahi girişim demektir. Paratiroid naklinde böyle bir durum söz konusu değildir. Nakil başarısız olmuşsa bu, nakledilen hücrelerin alıcı vücudunun savunma sistemi tarafından yok edildiği anlamına geleceği için herhangi bir cerrahi girişim gerekmez ve herhangi bir yan etki oluşmaz.